Category: Blog

Başarının Kıstası

Okuduğum bir “başarısızlık” hikayesinde yazar gelişimini değerlendirmek için bir ölçüt aradığından bahsederken büyükannesinin ona bir öğüdünü kaleme almıştı. Öğüdünde “Gelişimini ölçümlemek için eski (geçmişteki) sen ile şimdiki seni kıyaslamalısın.” diyordu.

Hepimiz gelişimimizi kıyaslamak için kendimize yeni havuçlar yaratıyor, bu havuçların peşinden kocaman bir tekerlekte hamsterlar gibi koşuyoruz. Bu havuç kimi zaman sahip olmayı arzuladığımız araba, kimi zaman bir saat gibi çoğunlukla materyalist içeriklere konu oluyor. Bazen de kendimizi başka insanlarla kıyaslıyoruz. Başkalarının kariyerleri, başkalarının başarıları, başkalarının çevreleri gibi.

Bütün bunları bir arada düşününce aslında gerçek gelişimimizi görmek için, gelişimimizi doğru yönetebilmek için kıstas almamız gereken parametre kendimizden başkası değil. Çünkü başkalarının hayat tecrübesi, aldıkları eğitim, çalıştığı kişiler, başardığı ya da başaramadığı projeler hiç bir zaman aynı olmayacak. Bu durumda da elma ile armutu kıyaslamış olacak, kendimize aslında hiç canımızın istemeyeceği yeni hedefler koyacak bu hedeflere ulaşmak içinse hamster misali koşmaya devam edecek, varacağımız yeri bilmeden debelenip duracağız.

Doğru hedeflere ulaşabilmek için kendimizi ölçümleyebilecek kadar tanıyabilmek dileğiyle..

Nitelik mi? Nicelik mi? Rakamlar sizi yanıltmasın!

Rekabetin arttığı, pazar paylarının yığın üretim ve satış yapan şirketlere kaydığı, finansal kaynaklara erişimin gitgide zorlaştığı, buna karşın sayısız yatırım fırsatının anlık olarak değiştiği yeni bir dünyada yaşıyoruz.

Geçmişte; çeşitliliğin az olduğu, el emeğinin yüksek saygı duyulduğu, para ettiği zamanlardan gitgide kendi kendine yeten otomasyon sistemlerinden, hataların yazılımlar ile öngörülebilir olduğu dolayısıyla hata paylarının gitgide düştüğü bir zaman diliminde insanlar ve şirketler üretmeye ve yaşamaya çalışıyor artık.

Gözlemlediğim kadarıyla ağzı laf yapanın rakamları manipüle ettiği, insanlara gelecekte olabilecek riskleri değil de bugünün toz pembe rakamlarını sunuyor bir çok yönetici. Bizim mesleğimizi anlatan kara mizah bir fıkradaki gibi “kaç etmesini istersin?” sorusu sorulduktan sonra etmesi gereken rakam perspektifinden yorumlanıyor bütün faaliyet sonuçları. Hal böyle olunca faaliyet sonuçlarını ifade eden rakamların dürüst ve tarafsız yorumlanması gün geçtikçe önem kazanıyor.

Şirketinizin faaliyet sonuçlarına bakarken birkaç soruyu kendinize sormanızı, yanıtlarını verirken de “kaç etmesini isterim?” yerine “bu sayının çıkmasına sebep olan olağandışı nedenler ne olabilir?” bakış açısı ile değerlendirebilmeniz amacıyla birkaç noktaya dikkat çekmek isterim sadece.

  • Cirolarınızda enflasyon ya da döviz etkisini hesaba kattınız mı? Döviz ile mal alıp döviz ile mal satan ticari bir işletmeyseniz Euro 1 yılda %22 artmışken sizin cironuzun %15 artması başarı mıdır?
  • Satış rakamlarınıza miktar olarak bakıyor musunuz? Ürünlerinizin satış dağılımlarında önceki seneler ile ilgili değişkenlik, artış oranlarında sapmalar var mı?
  • Satışını arttırdığınız ürünlerinizin veya satışı düşen ürünlerinizin bu hareketlerindeki sebepler neler? Hangi ürün neden artmış ya da azalmış olabilir?
  • Ürün ve hizmetlerinizi yerine getirmek için ne gibi maliyetlere katlanıyorsunuz? Birim maliyetlerini gerçekten doğru hesaplıyor musunuz?
  • Her bir ürün için başa baş noktanız nedir? Ürün ve hizmetleriniz için pazar koşullarında hangi ürünleri öne çıkartmalı, hangi ürünleri geri plana çekmelisiniz?
  • En çok sattığınız ürünü satmaya devam etmeniz gerçekten mantıklı mı? Hangi ürün ne kadar kar bırakıyor?
  • Tanıtım faaliyetleri için ayırdığınız bütçeniz ne kadar etkin? Belki de Google ‘ a reklam veriyorsunuz ancak hangi anahtar kelimenin ne kadar maliyeti var, hangi anahtar kelimeler ile müşterileriniz size ve ürünlerinize ulaşmış haberiniz var mı?
  • Ne tür finansal kaynaklar kullanıyorsunuz, bu finansal kaynakların size gerçek maliyeti nedir? Bu maliyette enflasyon etkisini hiç düşündünüz mü?
  • Varlıklarınız mali tablolarınızda gerçek değerleri ile mi yer alıyor? Şişirdiğiniz stoklarınız ya da değerini yansıtmayan taşınmazlarınız var mı?

Aslında bu ve bunun gibi bütün sorular sizin ve şirketinizin gerçekte kim olduğunu, gücünün ne olduğunu, hangi riskleri alabileceğinizi, hangi fırsatları ıskaladığınızı gösterecek sorular.

Başlığı tekrar dürüstçe düşünmeniz için sizler için tekrarlıyorum; Nitelik mi? Nicelik mi? Rakamlar sizi yanıltmasın!

Rakamları sadece rakam olarak değil, sebep ve olası etkilerini de göz önünde bulundurarak bir bütün olarak değerlendirin. Dahası bu değerlendirmeleri yaparken tek başınıza değil konunun ilgilileri ile birlikte bütün yönleri ile masaya yatırın. Bu sayede görmek istemediklerinizi de görme imkanı bulabilirsiniz!

Esen kalın..

Müşteriler Tarafından Görünmeyen Maliyetler

 

Bu sabah işe geldiğimde Sosyal Medya üzerinden ilginç konuların paylaşıldığı bir grupta ilginç bir gönderi dikkatimi çekti. Şu adresten ulaşabileceğiniz bir maliyet hikayesine rastladım.

Hikayeyi özetlemek gerekirse;

İngiltere ‘de North Yorkshire denilen bölgede bir müşeri bir kafeye gidiyor. Bir bardak sıcak su ve bir dilim limon siparişi karşılığında kendisine 2£ hesap çıkıyor. Fiyatı yüksek bulan müşteri kafe sahibine durumu şikayet edince kafe sahibi de bir limonun fiyatını biliyor musun diyor. Müşteri de bir çok müşteri gibi “Evet, kesinlikle 2£ değil!” diye tepki gösteriyor. Ardından gezilecek yerler hakkında bilgi ve kullanıcı deneyimlerinin paylaşıldığı ayrı bir sosyal platformda söz konusu kafe hakkında olumsuz görüş olarak yaşananları anlatıyor.

Kafe sahibi ise daha sonra müşteriye vermiş olduğu hizmeti kapıdan girdiği andan itibaren başlayarak kapıdan çıktıktan sonra masasının temizlenmesine kadar detaylıca aktararak kaba bir maliyet hesabı yapıyor. Kafe sahibinin yanıtındaki maliyet hesabı çok basit bir muhasebesi olacağını düşündüğümüz bir işletmenin vermiş olduğu ürün ve hizmetlerinde aslında ne kadar da çok görünmeyen maliyet barındırdığını gözler önüne seriyor.

Aslında bakarsanız bütün ürün ve hizmet sağlayan işletmelerde bu türden bir çok görünmeyen veya göz ardı edilen maliyetler mevcut. Özellikle ürün ve hizmetlerinin fiyatlarının belirlenmesinde en büyük etken olan maliyetin doğru hesaplanamaması ve rekabet şartları çerçevesinde pazardan pay alabilmek ve tutunabilmek adına yapılan fiyat indirimleri bir çok işletmeyi batmaya sürüklüyor. Maliyetin doğru bir şekilde hesaplanabilmesi ise bu yazıdaki gibi görünmeyen maliyetler sebebiyle pek de kolay olmuyor.

Maliyetlerin doğru belirlenebilmesi, satış fiyatını belirleme ve rekabet edebilme ile doğrudan ilgili bir husus. Özellikle vadeli alımların yaygın olduğu sektörlerde doğru maliyet hesabının yapılabilmesi müşterilere tanınacak vade ve işletme sermayesinin devinimi açısından da son derece mühim. Bu açıdan maliyetlerin doğru bir şekilde belirlenebilmesi için görünmeyen maliyetler ve kapasite kullanımı da göz önüne alınmalı, işletme ile ilgili her bir harcama kalemini doğru şekilde maliyet veya gider ile ilişkilendirmeli.

Doğru bilgiler içermeyen veya eksik raporlanan mali tablolar maliyetlerimizi dolayısıyla satış fiyatımızı, satış vadelerimizi, üretim planlamamızı ve pazar payımızı doğrudan etkiliyor. Bu durum ise zamanla işletmemizin mali tablolarını işletme gerçeklerinden uzaklaştırarak işletmelerin zor durumlara düşmesini ve çoğu zaman da işletmenin durdurulması noktasına gelmesine sebep oluyor. Bütün bunların önüne geçebilmek için işletme yöneticilerinin sık sık işletmenin faaliyetlerinin sonucu olarak ortaya çıkan Mali Tablolar ile işletme gerçeklerini mukayese etmesi ve raporlar ile gerçekler arasındaki farkların giderilmesi için çaba göstermesi gerekiyor.